Kardiopleji Kullanmadan Koroner Cerrahisi.

(medikal magazin, kardiyovasküler özel sayısı - 1993, 89: 38-39)

Özet: Açık kalp cerrahisin dev adımlarla ilerlediği son on yıl içinde, hemen her merkez koroner bypass ameliyatlarından aldıkları mükemmel sonuçların gerek erken, gerekse uzun vadede iyi olmasında revaskülarizasyonun daha mükemmel yapılması ile birlikte miyokard koruma yöntemlerindeki gelişmelerin de önemi gözardı edilmemelidir. Miyokard koruma yöntemlerinin tarihçesine bir göz atarsak, yanlız kapak ve konjenital kalp ameliyatlarının yapıldığı ilk yıllarda kullanılan “iskemik arrest” yönteminin, miyokardı koruma yönünden gerçekten iç karartacak kadar kötü sonuçlarının olduğu görülmektedir. Daha sonra başlayan “hiportermik potasyum kardiopleji” dönemi, miyokard korunmasına getirdiği mükemmel sonuçlar ile cerrahi teknikte dev adımlar atılmasını sağlamıştır. Bu dönemde bütün cerrahlar tartışmasız olarak kardiopleji yönteminin kullanılması gerektiğine inanmışlardır. Fakat daha sonra koroner bypass cerrahisinin ön plana geçmesi ile bazı sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. En etkili sonucun alınması için tüm miyokarda diffüz olarak dağılması gereken kardioplejinin, tıkalı veya daralmış olan koroner arterlerin distalinde bulunan miyokarda ulaşarak koruyucu etkisini gösterememesi sonucunda izole sağ veya sol ventrikül yetmezlikleri görülmeye başlanmıştır. Bu nedenle bazı cerrahlar yeni yollar aramaya başlamışlar ve ilk akla gelen de yıllar önce kullanılan “iskemik arrest” olmuştur.